1 Haziran 2009 Pazartesi

yazamamak


Dolup dolup da yazamamak ne ceza, ne işkence bir durum ya….

Yazdıklarının bir boka benzememesi… Kapıda kalmak gibi…

Yalnız kalabilip, günlerce düşünüp, önündeki kâğıda boş boş bakmak on dakika ara ile bir cümle yazıp silmek…

Yazar; yapabileceği başka bir iş olmadığı, elinden öte bir şey gelmediği için yazar olur. Elimdeki herkesi her şeyi kaybettiğim zaman çok iyi bir yazar olabileceğim.

Zaten ne yazarsam yazayım zamanla çürümeyecek mi… değersizleşmeyecek mi? Şöyle kalemi ishal olmuş gibi yazabilsem…

Buldum; çok fazla düşünmenin getirdiği bir lanet…Kendimi rahat bırakabilsem didiklemeden kanırtmadan. Kahrolsun süper egomun, egoma baskısı…Hangisi daha üzücü; yazamamak mı, hüzünlü olmak mı?

Yazamamak; peki ne gelecek ardından konuşamamak mı? Çaresizlik mi, hareketsizlik mi?

Sırtımdaki kalorifer peteklerinin izlerinden mi bahsetsem belki arkası gelir…

Bir şehre gidememek gibi…

En iyisi çabalamamak; göl kenarına yatmış geyikleri izleyen aslan gibi seyretmeli hayatı….

tomates yazdı....

Hiç yorum yok: