27 Haziran 2009 Cumartesi

yorum


Afyon Garındaki-Cemal Süreya...

Afyon garındaki küçük kızı anımsa, hani,
Trene binerken pabuçlarını çıkarmıştı;
Varto depremini düşün, yardım olarak Batı´dan
Gönderilmiş bir kutu süttozunu ve sütyeni.

Adam süttozuyla evinin duvarlarını badana etmişti,
Karısıysa saklamıştı ne olduğunu bilmediği sütyeni,
Kulaklık olarak kullanmayı düşünüyordu onu kışın;
Tanrım gerçekten çocukluk günlerinizde mi? ..

Eşiklere oturmuş bir dolu insan
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

Cemal Süreya



Afyon garındaki küçük kız trene ilk kez binmektedir. Bu nedenle nasıl davranacağını bilmemektedir. Acemidir. Öğretilmemiş, bir takım davranış kalıplarıyla koşullandırılmamıştır. Temiz bir beyaz sayfa gibidir… Ona göre kapalı bir ortama girerken ayakkabılar çıkarılmalıdır.
Ama şimdilerde bize sevimli bir müze kuşu gibi görünen kara tren, bir zamanlar devletin ta kendisiydi; ve şüphesiz çatık kaşlı kondüktörün huzuruna koyun mayısları bulaşmış bir pabuçla çıkılmazdı.


Yıllar önce Varto depremi çok yıkıcı olmuş ve dış ülkelerden de yardımlar gelmişti. Bizim insanımız “kır çiçeği” gibidir. Kendiliğinden oluşmuş, bu toprağın yetiştirdiği doğal renkleri ve güzellikleri taşır. Doğal sütü bilir, hem de ineğin memesinden emecek kadar ama süt tozunu bilmez… Memeyi bilir de sütyeni bilmez… Şehir insanının gözüyle olduça komik görüntüler oluşmuştur.

Anadolu’nun binlerce yıllık uygarlık geçmişi vardır. Basit bir iki “üfürükten yeniliği” bilmiyor diye bu insanları “ilkel” saymak mümkün değildir. Bu insanların öyle güçlü ve zengin bir duygu düşünce dünyası vardır ki.. öyle keskin zekası vardır ki… Asıl zenginlik ve güzellik bu’dur: Doğal güzellik! Kirlenmemiş ve işlenmeye hazır…

Tanrım gerçekten çocukluk günlerinizde mi? ..

Tanrı’nın bile insana en yakın olduğu dönem, çocukluk yıllarımızdadır… Tanrı oradadır. Bizler yaşadıkça kirlenir ve Tanrı’dan uzaklaşırız.

Anadolu’da insanlar, özellikle kadınlar kapı eşiklerinde otururlar. Hem evlerinin başında, hem de sokaktadırlar. O güzel; şairin ayrılmak, uzaklaşmak zorunda kaldığı ve şimdi aradan yıllar geçtikten sonra pişmanlık duyarak özlediği güzel, yani özlenen sevgili “oralarda bir yerlerde” kalmıştır.

Hiç yorum yok: