26 Mayıs 2009 Salı

Sebahat abla / Müslüm Gürses - Sezen Aksu

önce bir türk sineması başlıyor.
bilmediğin bir kahveyi,
bilmediğin bir sıcaklığı,
bilmediğin bir mahelleyi,
bilmediğin bir saksının içindeki, bilmediğin çiçeğin, bilmediğin kokusunu,
bilmediğin hafifmeşrep bir ablayı, delikanlı bir abiyi özlüyorsun.
film tadına varamadan, mutlu sona ulaşamadan bitiyor; murathan mungan ın sihirli değneğiyle.
aklında sadece aşkın kudreti kalıyor.







kahvenin önünden
şöyle salınır geçerken
hayat dururdu sanki
zamana değmeden
bulaşır neş'esi
konuşup söylerken
dağılırdı gam keder
insanın kalbinden

mahallenin sevgilisi
kadeh gibi çınlar sesi
yaz kış açık penceresi
ah, sebahat abla!

patiskadan perdeleri
rüzgar tasır etekleri
saksıları, çiçekleri
ah, kokuyor hala!

camlarına vururken
batan güneşin rengi
radyoda ince saz
söyle kalpekini
ne ruhun esrarı
ne askın kudreti
herkes öder gün gelir
payına düseni

mahallenin afillisi
siyah mesinden ceketi
yara gibi gülümserdi
ah eşref ağbi!

rakıyı susuz içerdi
sebahat ablayı sevdi
ortalığı duman etti
ah eşref ağbi!

ikisi de sahipsizdi
kimse bilmez neden bitti
kavuşmadan kaderleri
bu şarkı bitti

Hiç yorum yok: