21 Temmuz 2009 Salı

zeus


Eski Yunan heykelleri hem de tapınakları (hani şimdi o çiğ Akdeniz güneşi altında şıkır şıkır parlayan tapınaklar) boyalıydılar; hem de çok canlı renklerde, sarı, kırmızı, lacivert, yeşil...Heykellerin gözleri de bugünkü gibi kör kör bakmazlardı, kaşları kirpikleri, gözbebekleri vardı!

Ne o, azıcık ucuzluyor mu olay, renkli olunca görkemi mi kaçıyor? Nerede beyaz mermerin soyluluğu, nerede apukurya maskarası gibi boyanmış yüce putperest tanrıları ha? Rastık sürme çekmiş bir Apollon, elma yanak kiraz dudak bir Zeus, çıngır çıngır eteğiyle çeribaşının kızı Şengül’e benzemiş bir Afrodit...

Fatih Ürek’i hatırlatan bir koca savaş tanrısı Ares... Randevucu dul bayan Madam Atina’ya dönmüş bir Athena!...Yalnız eski Yunan değil, eski Mısır heykelleri de tapınakları da rengârenk boyalıydılar. Hatta piramitler bile.

Piramitlerin üzerinde eskiden bir de mermer tabaka kaplı olduğunu bilir miydiniz, Araplar söküp söküp götürmüşler, yeni kurmakta oldukları Kahire şehrinin inşaatında kullanmışlar, özellikle de cami yapımında. O mermerin üstünde de renkli resimler varmış binlerce yıl önce, hiyeroglif yazılar, Ra’nın ünlü gözü falan..


Hiç yorum yok: