12 Ağustos 2009 Çarşamba

Nil Karacahilgil


Başrahibin yanında bana "Hayyam bir sarhoş ve dinsizdi!" diye bağırdı. Bende şu cevabı verdim "Siz böyle demekle Hayyam'a hakaret etmiyor, tam tersine sarhoşluğu ve dinsizliği övmüş oluyorsunuz!"

Haberi okuyunca aklıma Semerkant'ta geçen o satırlar geldi. Nil Karaibrahimgil "
Neşet Ertaş'ı tanımıyorum " demiş. Siz böyle demekle Neşet Ertaş'ı küçültmüyor tam tersine kendisine müzisyen veya şarkıcı diyen birisi olarak kendi sığlığınızı ifşa ediyorsunuz der geçeriz. Neşet Ertaş'ın adını bile bilmeyen bir müzisyen, Yılmaz Güney'i tanımayan sinemacıdan, Necip Fazıl'ı bilmeyen şairden veya Kemal Tahir'den bihaber yazardan farksızdır benim gözümde. Kızacak birşey yok bunda. İstersen Zeki Müren'i de Sezen Aksu'yu da tanıma, kime ne?
Neşet Ertaş da zaten cevaben "Tanımak zorunda değil, gözlerinden öperim" demiş.

Ama bu cehaletin üstüne çıkıp "Ne var bunda, Neşet Ertaş beni tanıyor mu acaba? Ki kimse kimseyi tanımak zorunda değil! Ama olay nedeniyle sayemde Neşet Ertaş tanındı. Genç nesilden onu tanımayanlar vardı..." dersen hoop! derler adama, orada dur. Zaten sıçtın bari sıvamakta bu kadar ısrarcı olma. Buna en hafifinden haddini bilmezlik denir. Tanımıyorsan duyunca gider iki akıllıya bi deliye sorarsın kimdir Neşet Ertaş diye. Sonra çıkıp "Zeki Müren de bizi görecek mi?" tarzı saçma savunmalar yapmazsın. Hele hele SAYEMDE Neşet Ertaş tanındı gibi haddini aşan cümleler kurmazsın. Aslına bakarsan Nil başarılı ve sempatik biri ama ağızdan çıkan kulakta mola vermeyince o sempati zedeleniyor işte

Bu konuyu burada kapatıp başka bir mevzuya atlıyorum. Davut Güloğlu diye bir adam Hayko Cepkin'e "Korku filminden çıkmış gibi. Maymuna benziyor. Kedimi, köpek mi kesiyor belli değil. Bu ve bunun gibiler şaklaban" demiş. Biz de sen ve senin gibilerden tiksiniyoruz Davut Güloğlu.

Çapı orkid, soda reklamı yapmaktan öte olmayan Nil çıkıp önce Neşet Ertaş beni tanısın demeye getiriyor... Allah aşkına siz ne ayaksınız biri bana anlatsın? Aklım gidiyor bir sabah uyanınca Ajdar çıkıp Mazhar Alanson'u kaliteli müzik yapmaya davet edecek, Tayfun Güneyer çıkıp Zeki Demirkubuz'a sinemayı itin ayağına düşürmeyin dediğini duyacağız diye.


http://benaslindayokum.blogspot.com/ dan alınmıştır.
Neşet baba'nın cevabı şu şekilde olmuştur;

Bunda bir kötülük aramanın gereği yoktur. Ben yine gözlerinden öpüyorum o kızımızın. Hiç kimse tanımak mecburiyetinde değil, sevmek mecburiyetinde de değil. Aşk, irade, gönüller hoş olsun, sultan olsun. Gönüller aradığını da bulsun. Benim türkümün içinde de var. Ben yine sevgiler sunuyorum. Ben herkesi hoş görmek isterim. Hoş görülmesini rica ediyorum.

Kadına duyduğu saygıyı, “İki büyük nimetim var / Biri anam biri yarim / İkisine de hörmetim var / Biri anam biri yarim” dizeleriyle anlatan Ertaş, Karaibrahimgil’e kadın olmasından dolayı ayrı bir saygı duyduğunu belirtti.

Hiç yorum yok: